8 Eylül 2017 Cuma

Eylül'ün Kanatları Var

 Eylül geri dönmek için de gitmeler için de en uygun ay.Sizleri yalnız bıraktım ,hayatımız bazen bazı şeylere el vermiyor.Ancak Eylül'ün kanatları var ve geri gelmenin vaktidir dedim💦
Şu günlerde buralar yağmur kaçağı.Bir kuzineden  etrafa yayılan hafif yanık bir patates kokusu, kuzinenin üzerinde fokurdayan bir çaydanlık, dalıp giderken uzaklara arkamdan ağla da dök içini diye sessiz çığlıkları olan bir şarkı.İnce belinden kırılacakmışcasına elinde tuttuğum bilmem ne zamandan kalma bir bardak.Bardak demeyelim ince belli bardak😃 bir de çayımızı incitmeyelim değil mi. Hakkını vermek gerek içmenin öyle şekerlendirmeden fazla da demlemeden ince bellisinden. Kuzineye bir iki odun dürtüyorum odunların çatırtısını dinlerken aralıktan görünen ateşlerin içinde daha da alevleniyor düşüncelerim.Eylülün sarısıyla Nisanın yeşilini karıştırmanın bir yolu yok mu diye düşünüyorum. Bir hüzün çöküyor dizlerime.Ilık bir soğuk dizlerimi delerek geçiyor sanki.Ah be Eylül ne çok seviyorum seni ama en çok da sen hüzünlendiriyorsun beni.Yapraklarımızı dökerek yeniden doğacak mıyız, Biz de nisanın yeşiline varabilecek miyiz? Sigara gibi azalta azalta bırakabilecek miyiz bizi üzen bize zarar veren her şeyi?
Bilmiyorum.

Çıplak Ayaklar

Çıplak ayaklarıma güvenip yollara düşmemeliymişim.
Haklıymışsın.
Hep bir yarım kalmışlık...
Neden Eylülün sarısıyla Nisanın yeşili gibi iç içe olamıyoruz.
Neden cesur oldukça düşüyoruz?
Yek vücut olmayı beceremedikçe oraya buraya dağılıyoruz.
Kimselerin uğramadığı bir kıyıda  uçuşan kum tanecikleri gibiyiz.
Varmak istediğimize varamadıkca birikiyoruz, yığıldıkça yığılıyoruz.
Kıyıya vuran küçük bir dalgada boğulur oluyoruz.